Page 45 - T

Basic HTML Version

Yazı
43
Esra SAVAŞAN
Öğretmen Akademisi Vakfı
Sema ALEVCAN
Öğretmen Akademisi Vakfı
değişir.” “Sonuç bu duruma özel hayatımın bütünü ile ilgili
değil.” ve benzeri cümlelerle durumu kişisel olmayan, geçici
ve o ana özel olarak tanımlarlar.
Buna karşılık; kötümserler, işler iyi gittiğinde “Bugün şanslı
günümdeyim”; “Bu kez çok çalıştım”; “İstenilen çok basitti”
açıklamalarını kullanırken; iyimserler, işler yolunda gittiğinde
“Ben her zaman şanslıyımdır”; “Becerikliyimdir”; “Alternati eri
iyi değerlendiririm” değerlendirmelerini yaparlar.
Bir başka deyişle; iyimser kişiler başarısızlığı değiştirilebilir bir
nedene bağlar ve böylece bir sonraki denemelerinde başarılı
olacaklarına inanırlar; kötümserler ise başarısızlığın nedenini
kendilerinde bulup değiştiremeyecekleri, sabit bir özelliğe
atfederler (Goleman, 2005).
Bu demek değildir ki; iyimser olmak herkesi suçlamak ve
sorumluluklardan kaçmaktır ya da “Bu benim suçum değil”
demektir. Elbette, her şey harika, sorunsuz deyip Pollyannacılık
oynamak da değildir. Önemli olan gerçekçi iyimser olabilmektir.
Gerçekçi iyimserlik çalışma, anlayış ve pratik gerektirmektedir.
Hatırlanması gereken bir başka nokta da; iyimserliğin anne,
baba, öğretmen, medya ve diğerleri tarafından bireye aktarıldığı
olgusudur. Yetişkinler genellikle çocuğa direk çözümleri verir
ve düşünme fırsatı vermezler oysa çocukların yaşadıkları
problemleri tanımlamalarına yardımcı olmak, değiştirilebilir
özelliklerini vurgulamak ve olumlu beklentiler içinde olmalarını
sağlamak onlara iyimserliği öğrenmelerinde yardımcı olabilir
(Seligman, 2007).
Bu noktada öğretmenin rolü çok önemlidir. İyimser bir öğretmen,
zorlukların üstesinden gelmede ve başarısızlık karşısında tepki
vermede kendi kapasitesine inanarak, öğrencilerin akademik
performansında değişiklik yapabileceği konusunda pozitif
inançlara sahip olmalıdır.
Öğretmenler için önemle dikkate alınması gereken bir çalışma,
duygusal gelişim konusunda oldukça başarılı bir uzman olan
Carol Dweck tarafından gerçekleştirilmiştir. Dweck, okullarda
*Bu yazı, Esra SAVAŞAN ve Sema ALEVCAN’ın VI. Temel Eğitim
Sempozyumundaki sunummetnidir.
“Öğrenilmiş Çaresizlik” teorisiyle pozitif psikolojide çalışmaları
olan Martin Seligman aynı zamanda “Öğrenilmiş İyimserlik”
kuramının da yaratıcısıdır. Her ikisinin de öğrenilebilir tutumlar
olduğunuyaptığı araştırmalar sonucunda kanıtlamıştır. Seligman,
öğrenilmiş çaresizliğin pençesine düşmüş insanların başarısızlığı
kalıcı gördüklerini, ne yaparlarsa yapsınlar sonucu değiştire-
meyeceklerine inandıklarını ve bu durumun da onların dirençlerini
kırdığını söyler.
Öğrenilmiş çaresizlik, Martin Seligman’ın 1965 yılında öğrenme
ve korku arasındaki ilişkiyi incelerken Ivan Pavlov’un klasik
koşullanma deneyinde keşfettiği bir kavramdır. Seligman’a
göre; "Ne zaman ki bir kişi yaptığı hiçbir şeyin bir fark yarata-
mayacağına inanırsa, çaresizliği ve hiçbir şey yapmamayı
öğrenecektir. Öğrenilmiş çaresizlik, yaptığınız hiçbir şeyin bir
önemi olmadığı inancını izleyen pes etme tepkisi, vazgeçme
yanıtıdır. ‘Açıklama tarzı’, olayların olma nedenlerini kendinize
açıklarken kullanmayı alışkanlık haline getirdiğiniz tarzdır.
İyimser bir açıklama tarzı, çaresizliğe son verirken, kötümser
bir açıklama tarzı, çaresizliği yaygınlaştırır. Açıklama tarzı
‘kalbinizdeki sözcüğü’ yansıtır.”
Bunun tersine “öğrenilmiş iyimserlik” ise bir işi başarmanın
mutlaka bir yolunun olduğuna inanmak, yaşanan başarısızlığı
geçici bir durum olarak görmek ve sorunlara çözüm geliştirmek
için hamle üzerine hamle yapmak üzerine kurulu bir zihin
durumudur.
İyimserlik yıkıcı olmayan, esnek düşünce biçimidir. İyimserlik,
düşünme ile oluşan bir kavramdır ve sonradan kazanılır.
İyimserlik bireyin kendisine olumlu şeyler söylemesinden ibaret
değildir. Önemli olan bireyin başarısız olduğunda hissettikleri
ve olumsuz düşüncelere kapılmama çabasıdır (Seligman,
2007).
Kötümserler, ters giden bir şey olduğunda, “Başarısızlığın tek
nedeni benim.”“Durum ve sorun değişmez.”“Bu hata hayatımı
mahvedecek.” ve benzeri cümlelerle durumu kişisel, kalıcı ve
yaygın olarak değerlendirirlerken; iyimserler “Başarılı olmak
için uygun koşullar oluşmamıştı.”“Durumlar gelişmelere göre
İyimser Tutum Geliştirmek