Page 43 - T

Basic HTML Version

Doç. Dr. Mustafa YAVUZ
N.E.Ü, Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi, Eğitim Yön. Teftişi, Pl ve Ekonomisi ABD
Kolay Soru Zor Cevap: En Doğru Okul Hangisi?
Yeni Nesil Okul “Araştıran Okul” Arayışı
Anne-babaların bir bölümünün bugünlerde en çok sordukları
sorulardan birine cevap bulmaya çalışacağız. “Hangi okul
daha iyi? Çocuğumu hangi okula kaydettirmeliyim?” Önce
sorununcevabı tanıdıklardan, bildiklerdenaraştırılır, konukomşuya
sorulur. Okullara gidilir. Okul yöneticileri ve öğretmenler
okullarını uzun uzun anlatırlar. Anlarsınız ki “bütün okullar
birbirlerinden iyidir.”
Seçme şansını bulan aileler için öncelikle “devlet okulu mu,
özel okulmu?”sorusunabir cevapbulmak gerekir. Ne istediğinize,
daha doğrusu çocukların ne istediğine, yeteneklerine, ilgilerine
göre çok etkili devlet okullarımız olduğu kadar çok etkili özel
okullarımız da var.
Tıp alanındaki hastaya önce zarar verme (primum non nocere)
ilkesini okullara da transfer edebiliriz. Eğer okulun zihninde
çok net bir insan resmi var ve herkesi o resme benzetmeye
çalışıyorsa, üstelik kendi zihnindeki resmin dışında kalanları
ötekileştiren, yok sayan, olumsuz isimlendirmeler içine giren
bir anlayışa sahipse okul bir oyuncu değil, taraftar yetiştirmeye
çalışıyordur. Bu tür okullar herkesi aynılaştırarak, zihnindeki
insan modelini inşa etmeye çalışan okullardır. Okulun aslında
herkesi farklılaştırma ya da aynılaştırma gibi bir işlevi olamaz.
Okul bireyde var olana saygı duyar. İnsanları aynılaştırarak bir
arada tutmaya çalışmak yerine bireysel farklılıkları, demokrasi,
hukuk vs. gibi değerler etrafında birleştirmeyi hede er. Bu
nedenle okulda demokrasi ve hukuk kültürünün olması önemlidir.
Okulları bu yönden gözlemlemenizi öneririm. Öğrencilerle
öğretmenler arasındaki ilişkileri gözlemleyin. Demokrasi ve
hukuk kültürünün olduğu okullarda öğrenciler çekingen
değillerdir. Kendilerini rahat ifade edebilirler. Kendi görüşleri
dışındaki görüşlere karşı toleransları yüksektir. Ayrıca okulda
var olan demokrasi ve hukuk kültürü, onları ilerde mesleklerini
yaparken daha girişimci ve kendisini daha rahat ifade edebilen
bireyler haline getirecektir.
Gelelim merkezî sınav başarısının ne kadar önemli olduğuna
(Sizin için merkezî sınavlardaki başarı önemsizse bu paragrafı
atlayabilirsiniz. Kaç kişi atlar merak ettim şimdi) Sizleri rahatlatır
mı bilmiyorum ama Amerikan Üniversite Sınavı (ACT) ve
EğitimYetenek Testi’nde (SAT) alınan puanla (bazı mühendislik,
fen alanları dışında) gelecekteki maddi kazanç arasında hiçbir
ilişki yok (Hartman, 2014). Yani yüksek puan her zaman yüksek
kazanç anlamına gelmiyor. Muhtemelen bizde de durum
bundan farklı değildir. Ayrıca yüksek puanla girilen bölümlerden
mezun olanlar kendilerini sürekli geliştiren, yenileyen, öğrenen
bireyler olmadığı sürece iş dünyası onları işe almak için ellerinde
karan llerle beklemiyorlar. Bu nedenle hep söylenildiği gibi
mutlu olabileceğimiz, bağlılığımızı daha uzun süre devem
ettirebileceğimiz, hayat boyu hem çalışanı hem de öğrencisi
olmayı isteyeceğimizprogramlaraodaklanmakdaha yararlı olacaktır.
Tamam, illaki yüksek puan çocuğunuz ve sizin için önemliyse,
hede niz ilk%1’egirmekse yazıyı hemenokumayı bırakmayın. Bir
paragraf daha sabredin. Şimdi sizin için yazıyorum. O zaman
okulun öğrenme yaklaşımını mercekle inceleyin. Bu başarıyı
nasıl sağlamaya çalışıyorlar? Okulda deney, gözlem araştırma
-inceleme, işlevsel bir kütüphane var mı? Gerçek bir öğrenme
ortamında bunlar olur. Peki, bunlar olmadan da yüksek puan
alınır mı? Evet alınabilir. Ancak sonuçları neler olabilir? (Okuma
önerisi: Öğrencinin Halinden Anlayan Okul Yeni Nesil Okul
“AraştıranOkul”http://ozelokullardernegi .org.tr/Dergi/
Ocak2016/#/52/)
“Ders saatlerimiz normalden fazla, çok yoruluyorum.”
“Her şeyden nefret ediyorum. Çünkü 12. Sınıfım.”
“Mutsuzum. Her geçen gün sınav yaklaşıyor.”“Okula giderken
uykusuzluktan ölüyorum, dönerken de evde çalışacağımı
düşünerek üzülüyorum. Son sınıf olunca böyle oluyor.”
Yukarıdaki cümleleri kuranlar bizim çocuklarımız (Okulda biz
onlara öğrenci diyoruz. Bu nedenle mi zorluyoruz bilmiyorum.
Öğrenci değil mi? Öğrenecek tabi). Siz hiç merkezî sınavlara
yönelik motivasyonu çok yüksek bir lise son sınıf (orta son da
olabilir) öğrencisinin günlük hayatını gözlemlediniz mi?
Çözdüğü çoktan seçmeli test sorularını üst üste koysak tavana
ulaşır. Peki, neden böyle oluyor? Birçok okulun temel varsayımı
şu: Daha çok test eşittir daha yüksek puan (Kökleşmiş bir
inançtır bu. Bu görüşe katılanların yazının bundan sonraki
bölümünü önyargısız olarak okumalarını öneririm). Bu inanç
sürdüğü sürece öğrenciler günde 300-500 soru çözmek
zorunda kalmaya devam edecektir. Hâlbuki uluslararası PISA,
TIMMS gibi sınavlardaki çoktan seçmeli test sorularını, bizim
kadar bu tür sorular çözmeyen ülkelerin öğrencileri daha iyi
çözüyorlar. Peki, bu kısır döngü neden oluyor?
Makale
41