Page 33 - T

Basic HTML Version

Yazı
31
değerlerini tartışır veya içselleştirirken, asıl ve belirleyici
olanın bir milletin veya etnik kimliğin üyesi olmaktan ziyade
insan olmak olduğunu öğrenir. Artık kişi gelenek ötesi etik
dönemdedir.
Bunun bize gösterdiği şudur: insanlar ne ahlaksız, ne etiksiz
olabilir. Biri, kişinin değer dünyasının ve ahlaki hayatının
maddesini, diğeri de formunu temin eder. Bir başka deyişle
ahlak, insanın içinde yaşadığı toplumun yüzlerce yıllık hayat
deneyimini ve dünyaya karşı verdiği tepkiyi cisimleştiren
kurallar ve değerler silsilesi, ona belli bir anlam dünyası sunar.
Kimlik ve değer bilinci verirken kendini bir yere bağlayıp
köksüz ve yabancı bir varlık olmasını engeller. Etik ise ahlaka
özgü anlam dünyasını kavramayı mümkün kılan felsefeyi veya
ilkeleri temin eder; ahlak adını verdiğimiz pratik hayata, genel
bir çerçeve temin etmek suretiyle bir yapı kazandırıp temel
sağlar. Ahlak anlam, içerik ve pratik üzerinden, etik ise ilke,
form ve teori üzerinden ahlaklı yaşamaya ve etik düşünmeye
yönlendirmeyi amaçlar.
Teorik Etikte Klasik / Normatif Etik, Meta Etik ve Eleştirel Etik
olarak adlandırabileceğimiz türlerinin zaman içersinde farklı
lozof ve düşünürlerin etik ve ahlaklı yaşamın tanımlanması,
değerlendirilmesi, yorumlanması gibi süreçlere yaptıkları
katkılarla ortaya çıkmıştır. Uygulamalı Etik ise bunların
oluşturduğu birikimi, içinde yaşadığımız çağın dinamikleriyle
birlikte karşımıza çıkan mesleki etik problemlerin çözümünde
yardımcı olacak pratik cevaplar, yöntemler bulmamız
konusunda bize yol gösterici olmaktadır.
Bu noktada Meslek Etiği kavramını tanımlamak gerekirse,
mevcut şartlarda bir mesleği icra edecek kişinin mesleği ile
ilgili olarak sahip olduğu bilgi, beceri ve uzmanlık yanında
mesleğini layıkıyla icra edebilmesi için bunların yanında
değer bilgisine, amaç ve kural bilgisine, her zamankinden
daha çok ihtiyaç vardır. Bunlar olmadan mesleğin icrası
sadece statü ve para kazanmak gibi mesleğin özünde
olmayan bir takım amaçlar için araç olabilir.
Jean-Jacques Rousseau’nun genel olarak felsefesinde
belirttiği üzere, bilgiyle değer arasında zorunlu hiçbir ilişki
olmadığı gibi, bilgi bakımından ilerleme ahlaki ilerlemeyi asla
zorunlu kılmaz. Bu noktada “iyiyle ilgisi kurulmamış bir
bilginin anlamı olamayacağını” söyleyen Plato ve Allah’tan
“bilginin hayırlısı”nı isteyen Hazreti Muhammed’in göstermek
istedikleri; bir mesleğin iyi ve başka insanlara gerçekten fayda
sağlayacak şekilde icra edilmesi, teknik bilgiye ek olarak değer
ve değer bilgisine ihtiyaç duyduğudur. Bunu sağlayacak olan
şey ise, meslek etiğidir.
Uygulamalı etik çağdaş hayatın mesleki ve bireysel düzeyde
kişileri yüz yüze bıraktığı ahlaki problemleri tartışarak yol
göstermeye çalışırken bu anlamda çoğunlukla normatif etik
teoriler ve felse argümanlarla analiz yoluyla bu sorunları ele
alıp çözmeyi hede er. Bu yöntemler özellikle meslek etiği
uygulamalarında başarılı olmakla beraber, problem odaklı
alanlarda dar bir çerçeve de kalmaya sebep olabilir. Ancak bu
yöntem problemlerin tüm boyutları ve ayrıntılarıyla ele alınıp
herkes için görünür olmasını sağlamayı başarmaktadır. Bir
başka deyişle mesleğin icrasında uyulması gereke kurallar
belirlenir. Sonraki aşamada teknolojinin, yönetim hatalarının
yol açtığı problemler başta olmak üzere, hayatın çok çeşitli
alanlarında ortaya çıkan ahlaki problemlerin ele alınıp çok
boyutlu olarak tartışılması gerektiğine işaret eder. Bu süreçte
yapılan normatif düzeyde elde edilen teorik birikimin çeşitli
alanlara uygulanması suretiyle problem çözmeye çalışılmasıdır.
Tarihsel süreçte normatif yaklaşımı takip eden meta etik /
analitik etik ise problemlerin analizi için bizlere yardımcı
araçlar sunmaktadır.
Bu noktada mesleki ve profesyonel boyutta yardımcı, yol
gösterici olabilecek normatif teorilerin başında teleoloji veya
sonuççuluk, deontoloji veya görev / ödev etiği ve erdem etiği
başlıkları altında yer alan teoriler gelir.
Ders planımız içersinde öğrencilerimize, onları bekleyen bu
zorlu eğitim ve mesleki süreçte yardımcı olabilecek araçlardan,
etik teoriler ve bunlar çerçevesinde hazırlanmış mesleki
davranış kodlarından bahsediyoruz.
Söz konusu teorilerin aslında hiç bilmedikleri bir şeyden
bahsetmediğini, bildikleri, tanıdıkları temel değerlerin bir tür
formüle edilmiş hali olduklarını belirtip tanımlamaya başlıyoruz.
Şöyle ki: Teleoloji veya sonuççuluk açısından “en yüksek iyi”ye
ulaşmanın yolu en fazla miktarda iyiyi üretecek alternati
seçmek iken, deontoloji veya görev etiği açısından “doğru
eylem”i tanımlayan ödev veya yükümlülüklerdir. Bu sını a-
maya göre sonuncu kategori iyi hayat veya “sağlam karakter”
üzerine yoğunlaşan erdemli insanın özelliklerinin sergilenmesini
bekleyen yaklaşımdır.
Böylece bu tanımlamalardan yola çıkarak, meslek etiği dersle-
rimizde öğrencilerimize yol gösterici, problem çözücü olarak
paylaştığımız teorileri faydacılık, görevler ve haklara etiği ve
erdem etiği olarak sayabiliriz.
Faydacılık kısaca belirttiğimiz gibi doğru olan kararı verme
sürecinde bize sonuca odaklanmamızı öğütlüyor. Hede miz
mevcut alternati erimiz içersinden, sonuçta en fazla miktardaki
iyiyi oluşturacak olanı seçmek olmalı. Bunu gerçekleştirmek
için yapmamız gerekenler ise öncelikle kararımızdan, olumlu
veya olumsuz olarak, kimlerin etkileneceğini tespit etmek.
Daha sonraki adımımız, mevcut alternati erimizi belirlemek
ve her bir alternati n kimleri, ne şekilde etkileyeceğini tahmin
etmek olmalı. Son aşamada ise yaptığımız hesaplama
sonucunda hangi alternatif, daha çok sayıda kişi için, diğer
alternati ere göre, daha fazla miktarda fayda üretecekse onu
seçmek olmalıdır. Burada bizden beklenen bireysel çıkarlarımızı
bir kenara bırakmamız ve her bir alternati n, her bir kişiyi nasıl
etkileyeceğine odaklanmamız. Bir çeşit fayda-maliyet hesap-
laması olarak tanımlayabiliriz. Her araçta olduğu gibi artıları
ve eksileri var.
Artıları: etkileyebileceğimiz herkesi, örneğin işletmemizin
hangi paydaşlarını etkileyeceğimizi, görebilmemizi sağlamak;
bütün alternati erimizi tespit etmek; her birinin etkisini
hesaplamaya çalışmak; kararımızın sonucuna odaklanmak.
Eksileri: çok fazla tahmine dayalı bir süreç olması; az sayıdaki
olumsuz sonuçları göz ardı edebilme ihtimali. (Bu eksileri bile
lehimize çevirebiliriz! O az sayıdaki olumsuz sonucu bu
şekilde fark etmiş oluyoruz. Bu da bize onları çözme fırsatını
verebilir!) Ödev etiği karar verme sürecinde, karar vericinin
kullandığı araca, dolayısıyla niyete odaklanır. Araç olarak
sunduğu tanımlanmış sorumluluklar ve yükümlülüklerdir.
Ahlaklı olan bu sorumluluklar dolayısıyla belirtilmiş davranışların
tercih edilmesidir. Eylemin sonucu değil, kendi özellikleri veya
nitelikleri onu istenilen davranış yapar. Bir anlamda işimiz
daha kolaydır bu bakış açısında, çünkü tanımlanmış ödevler
vardır ve bunları yerine getirmek ahlaklı olan, doğru davranışı